Saygıdeğer CHP Delegeleri,
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanlığı'ndan ayrılmasının ardından, partimiz içinde arka planda yaşanan kargaşa, adeta aile içinde bir babanın ölümünden sonra çocukların birbirine girmesine benzemektedir.
Ancak burada kritik bir fark var: Kılıçdaroğlu hala yaşıyor, dimdik ayakta duruyor ve bir yiğit gibi mücadele ediyor. Dolayısıyla, delegelerin ve CHP'nin daha önceki kurultayda vermiş olduğu hatalı kararlardan dönmek için büyük bir şansları var. Aynı zamanda bu tüm Türkiye için de büyük bir fırsat demektir. Delegeler olarak bu fırsatı değerlendirmek ve ülkemiz için gerekeni yapmak sizin sorumluluğunuzdur.
CHP, Kılıçdaroğlu'nun liderliğindeki dönemde etkin bir muhalefet yürütmüştür, ancak Kemal Kılıçdaroğlu'nun ayrılmasıyla birlikte CHP bu rolünü büyük ölçüde kaybetmiştir. Partimizin bu hale gelmesinde, Özgür Özel'i destekleyen delegelerin de büyük bir payı bulunmaktadır.
Bugün Parti'nin tüm delegeleri, İktidarı sandıkta AKP'den devralmak ve partiyi bu durumdan çıkarmak gerekmektedir. Dolayısıyla CHP’nin geleceğini güvence altına almak adınan CHP delegeleri tarihi bir sorumluluk taşımaktadırlar. Bu sorumluluğu yerine getirmenin en etkili yolu, partimizi yeniden Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderliğine emanet etmek olacaktır.
Bugün, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "partiyi güvenli limana götürme" sözünü daha iyi anlamış bulunmaktayım.
Onun tecrübesi ve halkın gözünde kazandığı güven, CHP’nin yeniden güçlü bir muhalefet partisi olarak sahneye çıkmasını sağlayacaktır.
CHP 7, Genel Başkan sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun da defalarca belirttiği gibi, "Sarayla müzakere edilmez mücadele edilir." felsefesini uygulamak gerekmektedir. İktidarla müzakere etmek yerine, halkın taleplerine kulak vererek mücadele etmek gerekir.
Ancak, Özgür Özel'in samimi ve sert bir muhalefet yapamayacağını, saraya ters düşmemek adına yumuşak bir muhalefetçilik oynayacağını ya da halkın tepkisini almamak için göstermelik bazı muhalif tepkiler göstereceğini düşünüyorum. Bu tür hamlelerle sadece tepki gösteren halkın siyasetten gazını almaya çalışacaktır. Bunlar benim öngörülerim.
Özgür Özel'in ve CHP'nin 2024 yerel seçimlerinde 1. olmasının biraz da iktidara ve saraya borçlu olduğunu öngörüyor ve bu durumun onun gerçek bir muhalefet yapmasını engelleyeceğini düşünüyorum.
İstese de istemese de, bu "siyasi gebelikten" kaynaklı olarak saraya karşı ciddi bir muhalefet sergileyemeyecek.
Bu nedenle, Özgür Özel'in liderliğindeki CHP'nin, halkın beklentilerini karşılayacak güçlü bir muhalefet yapabileceğini düşünmüyorum.
Neden Ekrem İmamoğlu Değil?
Ekrem İmamoğlu’nun CHP’nin başına geçmesini isteyenler olabilir ancak onun hakkında sarayın elinde bekleyen hukuki dosyaları nedeniyle siyasi olarak büyük bir risk altında olduğunu unutmamak gerekir. Bu dosyalar, İmamoğlu’nun siyasi kariyerini ciddi şekilde tehlikeye sokabilir ve ona siyasi yasak getirilmesi söz konusu olabilir.
Bu nedenle, CHP iktidara gelene kadar en iyi çözüm, Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğini sürdürmesidir. Ekrem İmamoğlu’na gönül verenlerin bu durumu anlayışla karşılayacağına inanıyorum. Onun şu anki hukuki süreçlerin ona ve partimize zarar verme ihtimali nedeniyle, CHP’nin birliğini ve geleceğini korumak adına Kılıçdaroğlu’nun liderliğine devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
CHP'nin 2019'daki Başarısının Mimarını Unutmayalım! Hatırlatmak isterim ki, CHP 2019 seçimlerinde %30 oy almıştı. 2024 seçimlerinde ise bu oran %36’ya yükseldi. Ancak, bu artışın arkasında yatan en önemli faktör, Kemal Kılıçdaroğlu’nun diğer partiler ve seçmenlerle kurduğu ittifaklardır.
Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi, İYİ Parti ve Kürt seçmenler gibi CHP dışındaki birçok parti ve seçmen, AKP’ye karşı CHP’yi birinci parti yapmak için seferber olmuştur.
Bu sayede CHP, %30’dan %36’ya ulaşmıştır. Normal şartlar altında, bu partilerin ve seçmenlerin CHP’ye oy vermesi zor olurdu.
Ancak, Kılıçdaroğlu’nun bu vatandaşları mobilize etme yeteneği sayesinde, CHP’nin oy oranı artmıştır. Bu nedenle, CHP’nin bu başarısı, Kılıçdaroğlu’nun başarısıdır. Kemal Kılıçdaroğlu daha bu başarısının kutlamasını bile yapamadan, onu bu süreçten mahrum bırakmaya çalışanlara karşı dikkatli olmalıyız.
Sermaye Güçlerine Karşı Duruş:
Kılıçdaroğlu’nun Dürüst Liderliği Kemal Kılıçdaroğlu'nun en son seçimlerin gerçek mimarı olduğunu hatırlatmak isterim. Onun liderliğinde CHP, en zorlu süreçlerde bile güçlü bir muhalefet sergilemiştir. Ancak, şimdi CHP'nin belirli müteahhitler, para sahipleri ya da sermaye güçleri tarafından ele geçirilme riski bulunmaktadır.
Siz delegelerin bu tehlikeyi görmezden gelmemesi ve partimizin sermaye sahiplerinin kontrolüne girmesine izin vermemesi gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki, Kemal Kılıçdaroğlu, sermaye sahiplerine teslim olmayan, onları karşısına alan ve halk için, ülke için, vatan için mücadele eden bir liderdir. Onu satın alabilecek hiçbir para yoktur, çünkü Kılıçdaroğlu siyasetini samimi, temiz duygularla ve ülkenin çıkarlarını gözeterek yapmaktadır. O devletin yetiştirdiği "Dürüst bir Devlet adamı'dir."
Bu nedenle, CHP’nin gerçek lideri, partiyi bölünmüşlükten kurtaracak ve Türkiye'nin geleceği için en doğru adımları atacak kişi, Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Delegeler olarak, bu durumu gözden geçirmeniz ve sermaye güçlerinin partimizi ele geçirmesine izin vermemeniz hayati önem taşımaktadır.
Aksi takdirde, partimiz bölünme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir ve bu da ülkemizin geleceğini olumsuz etkileyebilir.
Saygıdeğer delegeler, CHP'nin geleceği ve ülkemizin kaderi, sizin alacağınız kararlara bağlıdır. Partimizi yeniden güçlü ve etkili bir muhalefet partisi haline getirmek, halkın güvenini yeniden kazanmak ve CHP’nin tarihsel misyonunu sürdürmek için Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderliğine ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu süreçte, partinin birliğini korumak ve CHP'yi bölünmüşlükten kurtarmak sizin en büyük sorumluluğunuzdur.
Halkımızın Kılıçdaroğlu’na duyduğu güven ve teveccühü göz önünde bulundurarak, doğru adımları atacağınıza inanıyorum.
Bu tarihi sorumluluğunuzun bilinciyle hareket ederek, CHP'yi yeniden birleştirmenin ve güçlü bir lider altında toplayarak, Türkiye'nin geleceği için en doğru adımı atmanın tam zamanıdır.