Entry/Exit (EES) sistemi, ilk olarak 2024'te devreye alınması planlanmış olsa da ertelendi ve AB, sistemin 2025'te uygulanmaya başlayacağını doğruladı.
Bu otomatik sistem, AB sınırlarına giriş ve çıkışlarda pasaportlara manuel damga uygulamasının yerini alacak. Vizesiz seyahat edenler dahil olmak üzere tüm yolcular, biyometrik verilerini (parmak izi ve fotoğraf) ve diğer kişisel bilgilerini kaydettirmek zorunda olacak. Bu proje, güvenliği artırmayı, sınır geçişlerini kolaylaştırmayı ve Schengen bölgesindeki hareketliliği daha iyi takip etmeyi amaçlıyor.
EES, AB'nin sınır kontrollerini daha güvenli ve düzenli hale getirmeyi hedefliyor. Her yolcunun biyometrik bilgilerini kaydederek, Schengen bölgesine giriş ve çıkışlarda daha hassas bir takip yapılabilecek. Sistem, yolcu akışlarının daha iyi yönetilmesini sağlarken yasa dışı göç, sahtecilik ve güvenlik risklerini azaltmaya yardımcı olacak.
Schengen bölgesindeki havaalanlarında artık pasaport damgası yok
Yolcular için bu yeni sistem, pasaportlara manuel damga uygulamasının sonu anlamına geliyor. Schengen bölgesindeki bir havaalanına vardıklarında veya ayrıldıklarında, yolcular belgelerini taramak ve biyometrik verilerini özel terminallerde veya kontrol kapılarında kaydettirmek zorunda olacak. Bu bilgiler üç yıl boyunca saklanacak. Hareketlerin bu ayrıntılı takibi, kalış süresi sınırlarının kontrol edilmesi ve Schengen bölgesinde düzensiz veya uzun süreli kalışların tespit edilmesi için kullanılacak.
EES'in uygulanması aşamalı olarak gerçekleşecek. Tahminlere göre, sistemin tüm Avrupa havaalanlarında aynı anda devreye girmesi beklenmiyor. Bu süreç kademeli olarak ilerleyecek ve bazı havaalanları bu büyük değişiklik için öncelikli olarak seçilebilecek. AB, öncelikle yoğun giriş noktalarından başlayarak gerekli altyapıların uygulanması ile diğer havaalanlarına yayılmayı planlıyor.
Yolcular ve sınır geçişlerindeki akış üzerindeki etkiler
Bu sistem sınır kontrollerini kolaylaştırmayı ve güvenli hale getirmeyi amaçlasa da, birçok yolcu bu geçişin havaalanlarındaki operasyonların akıcılığını gerçekten iyileştirip iyileştiremeyeceğini merak ediyor. Biyometrik kontrollerin artmasıyla, en azından başlangıçta bazı yolcular için bekleme süresi daha uzun olabilir. Parmak izi ve fotoğraf kaydettirme zorunluluğu ek bir yük oluşturabilir, ancak bu veriler uzun vadede sınır geçiş sürelerini kısaltacaktır.
Yolcular bu yeni prosedürlere alışmak zorunda kalacak, ancak uzmanların çoğu, uzun vadede deneyimin daha hızlı ve daha akıcı hale geleceği konusunda hemfikir. Otomatik sistemler doğrulama sürecini hızlandırmalı ve güvenlik görevlileriyle etkileşimleri sınırlayarak Avrupa havaalanlarındaki kuyrukları azaltmalıdır. Ancak bu geçişin sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesi için hem yolcular hem de havaalanı yetkilileri düzeyinde ayarlamalara ihtiyaç duyulacaktır.