3 ocak 2013 de kizim dünya ya gözünü açtı.

Sevgili Dostlarım,öncelikle yeni yılınızı kutlarım. Sağlık sıhhat dilerim..

Bugün sizlere çok özel bir konudan bahsedeceğim. Spor, siyaset ya da gündelik hayatın karmaşasından değil; bir babanın evladına duyduğu tarifsiz sevgiyi anlatmak istiyorum. Bu yazıyı yazarken hissettiklerimi kelimelere dökmek benim için kolay değil çünkü bu sevgi, anlatılabilecekten çok daha büyük bir duygu. Ama yine de denemek istiyorum. Çünkü bu sevginin adını her gün kalbimde fısıldayan, bana yeniden hayatı sevdiren bir isim var: Ecrin Mine.

Ecrin Mine, 3 Ocak 2013 tarihinde dünyaya geldi. O gün sadece onun için değil, benim için de bir doğum günü gibiydi. O doğarken, ben de yeniden doğdum. Hayatımın tüm anlamı değişti, önceliklerim baştan sona yenilendi. Daha önce yaşadığım hiçbir mutluluk, hiçbir heyecan, hiçbir sevinç bu kadar derin ve kalıcı olmamıştı. Ecrin Mine’nin minik ellerini ilk kez tuttuğumda hissettiğim şeyi hayatımın sonuna kadar unutmayacağım.

Onun gelişiyle hayatıma bambaşka bir ışık, bambaşka bir renk geldi. Ecrin Mine, benim neşe kaynağım, yaşama sevincim, hayatta en büyük motivasyonum oldu. O, sadece bir çocuk değil; aynı zamanda hayatımın en büyük öğretmeni. Onunla birlikte sevmeyi, sabretmeyi, paylaşmayı, hayatın değerini yeniden öğrendim.

Bir babanın evladına duyduğu sevgi gerçekten kelimelerle tarif edilemez. Bu sevgi, bir bakışta, bir dokunuşta, bir gülüşte kendini hissettirir. Ecrin’in masumca söylediği “Baba” kelimesi bile kalbimde tarifsiz bir yankı bırakır. Her gün, her an onunla ilgili düşüncelerle doluyum. Nerede olursam olayım, ne yaparsam yapayım, aklımın bir köşesinde hep onun mutluluğu var.

Evet, aramızda mesafeler var. Ecrin İstanbul’da yaşıyor, ben ise başka bir şehirdeyim. Fiziksel olarak birbirimizden ayrı olsak da, kalplerimiz her zaman yan yana. Bunu her zaman hissediyorum. Onun varlığı bana güç veriyor, onun sevgisi beni ayakta tutuyor. Biliyorum ki, mesafeler asla sevgimizi azaltamaz. Çünkü bu sevgi, kilometrelerle ölçülemeyecek kadar derin ve güçlü.

Ecrin Mine benim prensesim. Ona bu şekilde seslenmek, onun hayatımdaki yerini en iyi ifade eden kelime. Ama bu prenses masallardaki gibi bir kulede değil; hayallerinin peşinden koşan, kendi yolunu çizen güçlü bir kız. Onun her adımıyla gurur duyuyorum. Her başarısında, her gülüşünde, her yeni keşfinde kalbim sevinçle doluyor.

Bazen geçmişi düşünüyorum. Ecrin dünyaya gelmeden önce nasıl biriydim? Hayatımı nasıl yaşıyordum? Şimdi anlıyorum ki, onun gelişiyle gerçekten tamamlandım. Baba olmanın ne kadar özel bir şey olduğunu, bir evladın kalbinizde nasıl derin bir iz bıraktığını yaşamadan anlamak mümkün değil.

Ama baba olmak sadece sevgiyle sınırlı değil. Aynı zamanda büyük bir sorumluluk. Bazen kendime soruyorum: Ona yeterince iyi bir baba olabiliyor muyum? Hayatını kolaylaştırabiliyor muyum? Geleceğine güzel bir zemin hazırlayabiliyor muyum? Bu soruların cevabını her zaman net olarak bilmiyorum ama şundan eminim ki, ona olan sevgim her zaman koşulsuz ve sınırsız.

Sevgili kızım, eğer bir gün bu yazıyı okursan bil ki, sen benim hayatımın en büyük hediyesisin. Aramızdaki mesafeler ne olursa olsun, sevgim hep seninle olacak. Seninle gurur duyuyorum, seni seviyorum ve her zaman senin yanındayım. Hayatta ne olursa olsun, unutma ki, baban seni her zaman destekleyecek ve her zaman seni sevecek.

Sevgili dostlar, bir evlada duyulan sevgi gerçekten eşsiz bir şey. Hayatta başka hiçbir şey bu kadar güçlü, bu kadar saf, bu kadar gerçek olamaz. Eğer bir evladınız varsa, aslında hayatta sahip olunabilecek en büyük mutluluğa sahipsiniz demektir. Hayatınızda ne olursa olsun, bu sevgiyi hep koruyun ve kıymetini bilin.

Sevgiyle ve umutla kalın,

Babasının Prensesine Aşık Bir Baba