Ah Mourinho, ah!
Bir zamanlar “Özel Biri” olarak adlandırılan, futbol dünyasında devrim niteliğinde fikirleriyle dikkat çeken, kupalara ambargo koyan o teknik direktör artık eski günlerinden çok uzak. Avrupa sahnesi, senin için her zaman bir gösteri alanıydı. Şampiyonlar Ligi’ni Porto gibi bir kulüple kazanarak tarihe geçtin, Inter ile aynı başarıyı tekrarlayarak futbolun zirvesindeki yerini sağlamlaştırdın. Ama ne oldu sana Mourinho? Son yıllarda Avrupa’da istenen sonuçları almakta zorlanıyorsun. Özellikle son dönemlerde UEFA Avrupa Ligi ve Konferans Ligi gibi turnuvalarda bile beklenmedik kayıplar yaşanıyor.
AZ Alkmaar gibi gençlerden oluşan bir takıma deplasmanda 3-1 yenilmek... Bu yenilgi belki bir "kazaya" benzetilebilir ama aslında tablo çok daha derin. AZ Alkmaar gibi takımlar Avrupa futbolunda yeni bir dönemin işaretini veriyor. Gençlere güvenmek, altyapıya yatırım yapmak ve uzun vadeli planlar kurmak artık başarıyı getiren temel faktörler arasında. Hollanda futbolu, genç yeteneklerin sahada sorumluluk alarak büyüdüğü bir kültüre sahip. AZ Alkmaar’ın gollerine bakıyorsun; neredeyse tamamı 20 yaş altı oyuncuların ayağından geliyor. Peki biz hâlâ neden gençlerimize güvenemiyoruz?
Senin takımlarına baktığımızda ise bunun tam tersini görüyoruz. Sahaya çıkan oyuncuların büyük çoğunluğu 30 yaşın üzerinde, tecrübeli ama yorgun isimlerden oluşuyor. Mourinho’nun formülü geçmişte bu oyuncularla işe yaradı, evet. Ama futbol değişiyor, Mourinho! Artık sistemlere, oyun stratejilerine ve gençlerin enerjisine dayalı bir futbol dünyası var. Ama sen hâlâ ısrarla eski sistemini uygulamaya devam ediyorsun. Oyuncularından sürekli aynı tür bir sadakat ve itaat bekliyorsun ama sahada ruh eksik, yenilik eksik.
Unutmayalım ki bu ilk değil. Son yıllarda Avrupa maçlarında yaşanan hayal kırıklıklarını tekrar tekrar gördük. Tottenham’da UEFA Avrupa Ligi’nde Dinamo Zagreb’e karşı alınan şok yenilgi hâlâ hafızalarda. 2-0’lık avantajı kaybedip elendiğinde de herkes aynı şeyi sormuştu: Mourinho eski dokunuşunu kaybetti mi? Roma’da kazandığın UEFA Konferans Ligi şampiyonluğu, bir nebze olsun moral olmuştu ama yine de bu eski günlerinin Mourinho’su olmadığını gösteriyordu.
Dostum Mourinho, seni severim, sayarım. Hocalığını hep beğenmişimdir. Ama bak, bir Giresunlu olarak söylüyorum: Seni aksama sabaha gönderirler, başarı gelmezse demedi deme bana! Avrupa sahnesi affetmez. Bir kez düşmeye başladığında, toparlanmak çok zordur. Artık modern futbolun gerekliliklerine uyum sağlama vakti.
Asıl soru şu: Mourinho neden Avrupa sahnesinde bu kadar sıkıntı yaşıyor? Bunun birkaç nedeni var:
1. Sisteme Adapte Olamama: Modern futbol artık tamamen akışkan bir yapıya sahip. Guardiola’nın, Klopp’un, Arteta’nın oyun sistemleri sürekli evrim geçiriyor. Ancak Mourinho, 2000’lerin başında işe yarayan savunmaya dayalı pragmatik futbol anlayışında ısrar ediyor. Bu sistem artık Avrupa’nın üst düzey futbolunda kolayca çözülüyor.
2. Genç Yeteneklere Güven Eksikliği: Mourinho, her zaman tecrübeli oyunculara daha çok güvendi. Bu yüzden genç oyunculara genelde forma şansı vermez. Ancak AZ Alkmaar gibi takımlar, gençlerin dinamizmini sahada avantaja dönüştürüyor. Avrupa sahnesinde başarı artık sadece yıldız oyuncularla değil, enerjisi yüksek gençlerle de geliyor.
3. Taktiksel Esneklik Sorunu: Mourinho’nun geçmişteki başarısında savunma organizasyonları ve hızlı hücumlar önemli rol oynuyordu. Ancak rakipler bu planları çözmeyi başardı. Modern futbol, topa sahip olma, pas oyunu ve pres üzerine kurulu. Mourinho’nun sistemleri bu dinamiklerin gerisinde kalıyor.
4. Motivasyon ve Liderlik Eksikliği: Mourinho, bir dönem takımlarını inanılmaz şekilde motive eden bir liderdi. Ancak artık eski karizmasının eskisi kadar etkili olmadığını görüyoruz. Özellikle genç oyuncular, Mourinho’nun katı disiplinine ve eleştirilerine eskisi kadar pozitif yanıt vermiyor.
Peki Mourinho için çıkış yolu var mı? Elbette var. Mourinho, futbol zekâsı ve tecrübesiyle hâlâ üst düzey bir teknik direktör. Ancak bunun için değişmesi gerekiyor. Genç oyunculara daha fazla güvenmek, taktiklerini modernize etmek ve kendini yeniden tanımlamak zorunda. AZ Alkmaar yenilgisi, belki de bu dönüşümün bir başlangıcı olabilir. Avrupa sahnesindeki sıkıntılar, onun için bir ders niteliği taşıyabilir.
Unutulmamalı ki Mourinho, krizlerden fırsatlar yaratmayı bilen bir teknik direktör. Porto ile kazandığı Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, tam anlamıyla imkânsızı başarmaktı. Aynı şekilde Inter ile üçleme yaparak tarihe geçti. Şimdi ise yeni bir meydan okuma var önünde: Kendini yeniden kanıtlamak. Mourinho eğer geçmiş başarılarına hapsolmaz ve bu yeni dönemin gerekliliklerine ayak uydurabilirse, belki de bir kez daha "Özel Biri" olduğunu gösterebilir. Ama eğer değişmezse, tarihteki yeri yalnızca bir zamanlar başarılı olan bir teknik direktör olarak kalacak.
Ah Mourinho, senin gibi bir futbol dahisinin daha fazlasını başarabileceğini hepimiz biliyoruz. Ama artık değişim zamanı. Bu yenilgi, belki de sana bu gerçeği hatırlatacak bir alarm zili olabilir. Ve dostum, demedi deme, yoksa bu kez seni gönderiler!