Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, Türkler, bildiģimiz tarihleri boyunca sürekli bir şekilde bir taraftan içerideki bazı devlet yöneticilerinden ve dışarıdaki düşmanlarından kurtuluş arayışı içerisinde olmuşlardır.
Daha yakın zamanlardan da birçok çarpıcı örnek vardır. İttihat ve Terakki 1889'da devleti kurtarmak için kurulmuştur. Vatan elden giderken, 2. ve 3. Ordu subay ve askerleri dağda eşkiya kovalarken padişahtan beklenen adımlar gelmemektedir.
Padişahtan bile devletin kurtarılması gerekir diye düşünürler ve nitekim 31 Mart Olayı'ndan sonra Padişah tahttan indirilir ve devlet kurtarılır.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Kurtuluş Savaşı'nı, ayni zamanda "hain" ve işbirlikçi olduğu düşünülen Padişah ve hükümetine karşi da verirler ve devleti kurtarmayı başarırlar.
27 Mayis 1960 devriminde de aynı şey olur ve devlet, devlet başkanı ve hükümetinden kurtarılır. Devlet başkanı, yaşı sebebiyle idam edilmez iken, başbakanı ve iki bakanı idam edilirler. 1968 kuşağının amaci da devleti, emperyal güçlerin işbirlikçisi bir yönetimden kurtarmaktır ve onlar da devletini kurtarmak isteyen yurtsever gençlerdir.
12 Mart 1971 muhtırası ve 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi, devleti kötü yöneten, anarşinin hakkından gelemeyen ve kökü dışarıda "sapık" ideolojilerin peşinden giden ve devleti Atatürk çizgisinden uzaklaştıran hükümete karşı verilmiştir/yapılmıştır.
28 Şubat 1997'deki MGK kararları da devleti siyasal İslamcı tehlikeden kurtarmak için alınmıştır. 2007'deki e-muhtıra, Anayasa Mahkemesi'nin siyasal İslamcı hükümeti hazine yardımından mahrum bırakması ve laiklik karşıtı eylemlerin odaği kararı vermek suretiyle uyarması vs. hep devleti kurtarmak içindir.
Bugüne yine, devleti yöneten devlet başkanı ve hükümetinin, iktidar partisinin, milliyetçi görünen iktidar destekçisi partinin, Atatürk'ün kurduğu ve ana muhalefet olan partinin mevcut yönetiminin ve bir terör örgütüyle bağdaştırılan bir partinin, elbirliği halinde devleti karanlığa ve bölünmeye götürdüğünü düşünerek devleti kurtarmak istiyoruz.
Tarihsel helezoniye/sarmala bakılırsa, öncekiler devleti kurtardığına göre şimdi bizler de kurtarırız. Acı olan taraf, bu sarmal içerisinde esas kaygının ve kurtarma ihtiyacının devleti yönetenlerden kurtarma şeklinde tezahür etmesidir. Başka bir ülkede veya toplumda böyle tuhaf ve garip bir durum var mıdır, yaşanmış mıdır merak ediyorum doğrusu.