Son günlerde Halk TV, Sözcü TV ve diğer muhalif kanallarda, Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik taraflı, haksız ve adeta bir "itibar suikastına" dönüşen eleştirilerin arkası kesilmiyor.
Yalçın Doğan’ın "Kurultayda Kılıçdaroğlu'nu aday gösterecek delegeleri partiden ihraç etmek lazım" sözleri, Fatih Portakal’ın "Hangi yüzle aday olacaksınız?"* çıkışı veya Fatih Altaylı’nın "Yayıncılığı bırakırım" tehdidi… Peki, bu pervasızlığın sebebi ne? CHP’nin 6 Nisan kurultayı öncesi yaşananlar, demokrasi mücadelesi mi yoksa iktidarın ekmeğine yağ süren bir "iç operasyon" mu?
"Muhalif" Maskeli Tetikçilik
Muhalif medya, iktidarın baskılarına karşı duruşuyla tanınırken, şimdi kendi hanesindeki isimlere karşı benzer bir linç mekanizmasını işletiyor. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına yönelik bu kadar şiddetli bir tepkinin altında yatan, "CHP’yi kim yönetmeli?" sorusundan çok, "CHP’yi kim yönetmemeli?" sorusunun cevabı
- "AKP’nin Korkulu Rüyası:"
Kılıçdaroğlu, 7 büyükşehiri alan, EYT’den asgari ücrete kadar pek çok kazanımı dayatan, 2023’te Erdoğan’a tarihin en zor seçimini yaşatan isimdi. Peki AKP, CHP’nin başında kimi ister? Tabii ki "kolay yenebileceği", "uzlaşmaya meyilli" ve "özgüveni kırılmış" bir lideri!
- "Medyanın Rolü:"
Bazı gazeteciler, CHP içindeki "delege iradesine" ipotek koymaya çalışıyor. Sanki kurultay henüz toplanmış, sonuç belli olmuş gibi Kılıçdaroğlu’nu "yenilmiş" ilan eden bu dil, demokratik süreci sabote etmekten başka neyi amaçlıyor?
"2. Koltuğa Yapışanlar mı, Demokrasiye İnananlar mı?
Kılıçdaroğlu’nun 2023 sonrası süreçte koltuğunu bırakması, bir "devir teslim" değil, "şaibeli" bir darbeydi. Şimdi aynı oyun, kurultay öncesi tekrarlanıyor:
- "Aday Olma!" Dayatması:"
Kimse bir siyasetçiye "aday olma" diyemez. Bu, CHP tüzüğüne ve demokrasi kültürüne aykırı. Delegeler karar verecek, gazeteciler değil!
- "Çifte Standart:"
Aynı medya, İmamoğlu veya Kaftancıoğlu’na yönelik yargı saldırılarını eleştirirken, Kılıçdaroğlu’na yapılanı neden görmezden geliyor?
"3. CHP’yi Kimseye Peşkeş Çekemezsiniz!"
CHP, bir grup gazetecinin, bürokratın veya "seçilmiş" kadroların değil, "üyelerin ve delegelerin"partisidir.
- "Delegelerin İradesi:" Kimse CHP’yi "Benim istediğim lider gelsin" diyerek dizayn edemez. Bu, 1923’ten beri süren bir gelenek değil, "vesayetçi bir zihniyettir."
- "Kılıçdaroğlu’nun Hakkı:"Eğer delegeler onu seçerse, bu meşrudur. Seçmezse, o da demokrasinin gereğidir. Ama "aday olmasın" diye linç kampanyası yürütmek, muhalefeti zayıflatmaktan başka bir işe yaramaz.
"Demokrasiye Sahip Çıkmak"
CHP’nin kurultayı, bir "lider kavgası" değil, "demokrasi sınavıdır." Kılıçdaroğlu’na yönelik bu organize saldırılar, aslında CHP’nin tabanına ve iradesine yapılmış bir saldırıdır.
"Unutmayalım:"
- AKP’nin istediği lider, kolay yenebileceği liderdir.
- Muhalefetin güçlü olması, ancak özgür iradeyle mümkündür.
- "CHP kimsenin özel mülkü değildir!"
Kılıçdaroğlu’nun Dönüşü Neden Bu Kadar Korkutuyor?
Kılıçdaroğlu, CHP’yi "güvenli limana" getirip genç bir lidere devretme sözü vermişti. Peki neden şimdi engellenmek isteniyor?
Dipnot:
"Gazetecilik, iktidarlara, medya patronlarına yada çalistiginiz medya kurumlarına ekonomik destek veren siyasetçilere, iş adamlarına şirin görünmek için değil, hakikati savunmak için yapılır."